11 Mayıs 2009 Pazartesi

yaradanı hatırla




Hatırla Yaradanını
) Ey nefsim;
Bir an olsun unutma Yaradanını…
Sadece başına bir felaket geldiğinde değil, bir musibet ya da hastalığa maruz kaldığında değil, daima hatırla O’nu. Zira O’ndan uzak olunmaz, O bize her şeyden, herkesten yakın. Bizi O’ndan başka her an gözeten, ihtiyaçlarımızı karşılayan var mı? Bize karşı sonsuz bir merhamet, kerem sahibi var mı? O bizi herkesten çok seviyor, bir an bile bizi yalnız bırakmıyor. Öyle ise sen de her an hatırla Yaradanını…
Bil ki, seni senden daha iyi tanıyan, daha iyi anlayan biri var. En gizli sırlarını bilen, halini gören biri var. Seni kendisine muhatap kabul eden, huzuruna davet eden yüceler yücesi biri var. Senin bütün dualarına cevap veren sonsuz kudret sahibi biri var. Öyle ise sadece başın derde girdiğinde değil, her zaman hatırla Yaradanını. Gecelerde başını seccadene koyduğunda, içini O’na dök sessizce… Bırak damlasın gözyaşların, söndürsün kendi elinle yaktığın ateşleri… Nerede ve hangi şartta olursan ol, unutma Yaradanını.
Başını kaldırıp gökyüzüne baktığında, bir yağmur damlasında, güneşin doğuşunda, gecenin karanlığında, kâinatın her sayfasında, her satırında hatırla O’nu hatırla. Her şeyde O’nun taklit edilmez imzasını, O’nun mührünü gör ve hatırla Yaradanını.
Şu çalkantılı dünyada kendini balığın karnındaki Yunus gibi hissettiğin zamanlar değil, her zaman hatırla Yaradanını. Çünkü her an öyle dehşetli bir haldesin unutma. O varsa her şey var, O yoksa hiçbir şey yok. O’nunla her şey anlamlı, aydınlık, güzel. O’nsuz her şey karanlık, manasız, hiçliğe gider. Onu hiç unutma ki, saraylara dönsün zindanların. O’nu hiç unutma ki, nur’a gark olsun karanlıkların. O’nu hiç unutma ki şifa bulsun yaraların.
Anadan, babadan, yardan ayrı kalınır da, O’ndan ayrı kalınmaz. O bizi hiç bırakmaz. Öyle ise Sen de O’nun adını düşürme dilinden. Sevgisini eksik etme kalbinden. O senin her türlü ihtiyacına kâfi değil midir? O’ndan gayrisi fani değil midir? Öyle ise her an hatırla Yaradanını…

alıntı

namaz nedir?






İnsana hesap gününde ilk sorulacak olandır namaz…

Nesi sorulacaktır acaba?

Mesela niçin namaz kılmadığı…

Yalnızca “Biz namaz kılanlardan değildik” itirafını yapanlara mı sorulur bu?

Ve başka sorular…

Mesela namazlarını korumayanlara; eda ettiğiniz namaz sizi neden kötülüklerden alıkoymadı, oysa namaz kötülüklerden alıkoymak içindi, yoksa siz namazı korumadığınız için mi namazla korunamadınız?

Mesela namaz kılmanın önemini bilmiyor muydunuz dense ve evet cevabı alınsa, denmez mi; o kadar gereksiz şeyin peşinde koşmak için ayırdığınız zamanı niçin namazın önemine vakıf olmak için ayırmadınız?

Bunları neden durup dururken yazıyorum?

Önceki gün Kayseri’deydim. Gittiğim gün “Namaz Platformunun” bir salon toplantısı vardı. Orada Yazar Abdullah YILDIZ ve Ahmet BULUT ile eski hayat anlayışını bırakmış olan Yaşar ALPTEKİN bazı bilgileri salonu dolduranlarla paylaştılar.

Onları dinlerken namazın önemi üzerine yazmak geldi içimden…

“Sana namazdan soracaklar birgün

Yalnızca kılıp kılmadığını değil

Namazını koruyup korumadığını

Namazla korunup korunmadığını

Kıyamın anlamını ve sendeki anlamsızlığını

Rükunun anlamını ve sendeki anlamsızlığını

Secdenin anlamını ve sendeki anlamsızlığını

Sana namazdan soracaklar birgün…

Ve o gün namazı sorduklarında

Tanırım en iyi arkadaşlarımdandır diyebilecek misin?”

Sahi namaz en iyi arkadaşlarımızdan olmamışsa, inandığımız değerlere karşı samimiyetimiz sorunlu değil midir?

Namazın arkadaşlığı…

Peki namaz benim arkadaşlığımdan şikâyetçi olursa ne derim diye düşündün mü?

Kendine sordun mu mesela; arkadaş senin en iyi arkadaşın kim?

En iyi arkadaşım yalan…

En iyi arkadaşım hak yemek…

En iyi arkadaşım boş işler…

En iyi arkadaşım boş şeyler…

En iyi arkadaşım şüpheli şeyler…

Böyle mi yoksa, bütün samimiyetimle söylemeliyim ki; en iyi, en sadık arkadaşım namazdır diyebiliyor muyum?

Zaman geçiyor denir, zaman geçerken namaz da geçiyor. Zamanda namaz saklı ve namazda zaman…

Bu bir zorlama değil bir hatırlatma…

“Ben namaz kılanlardan değildim” dememek için ve neden kimse bana namazı anlatmadı denmemesi için…

Namazla arkadaş olmak için ve namazın arkadaşlığından bıkmamak için…

Hayatları karartan nice arkadaşın karanlığından namazın aydınlığına ulaşabilmek için…

Günde beş kez ve güneşten önce doğarak…

Güneşten önce doğmanın güzelliğine ulaşmak için…

Hayata besmeleyle başlamanın güzelliğini tadabilmek için…

Namaz nedir diye sorduklarında, bana mı sordunuz şaşkınlığını yaşamamak için…

“Namaz güneşten önce doğmanın ve hayata değer katmanın, gecenin karanlığında aydınlığı dilemenin ve aydınlığa kavuşma özlemiyle var olmanın eylemidir” diyebilmek için…

Haydin namaza ve kurtuluşa diye çağıran ezan sesine yabancılaşmamak için…

Herkes istediği şeye koşabilir veya istediği şeye çağırabilir… Çağırıcılardan biri de her gün beş vakit minarelerden duyulan çağrıdır: Haydin namaza ve haydin kurtuluşa diyor ezan… Aynı şeyi duyurmaya çalışıyor namaz platformu… Dileyen duyar ve uyar, dileyen duymaz ve uymaz… Ama duyana ve uyana da, duymayan ve uymayana da hesap günüde ilk sorulacak şeyin namaz olduğunu yazıyor kitabımız…

Ben yine de sorayım; sizce namaz nedir?


Necip CENGİL